Gayemiz bağımsızlığını kazanabilmiş Türk Devletlerinin dilde, fikirde, işte birliğini mümkün kılacak bir Türk Birliği'ne ulaşmak, bu birliği önce gönüllerde, sonra zihinlerde, nihayet kültürel ve siyasi alanda tesis etmektir. Hedefimiz büyük, yolumuz uzun, işimiz zor gibi görünebilir. Ancak mümkündür, gereklidir ve gerçekleşeceğine olan inancımız tamdır.

Geniş bozkırlarda mukim bir medeniyet kurmuş olan atalarımız tarihin tezahürleri neticesinde farklı coğrafyalara savrulmuş, mümkün olduğunda hükmetmiş, zayıf düşünce yok olmamayı öğrenmiş, yeniden dirileceği zamana dek sabretmiş, günü gelince "ben buradayım" demeyi bilmiştir. Ve şunu hiç unutmamıştır ki; Birlikteyken güçlü olacak, ayrışınca zayıf düşecektir. Bugün içinde bulunduğumuz durum da tam olarak budur.

20. Yüzyılda gelişen küresel dinamikler, savaşları önlemek ve ekonomik kalkınmayı tesis etmek için güçlerini birleştirmek zorunda olduklarını ön görmüşler, bu doğrultuda Nato, Birleşmiş Milletler ve Avrupa Birliği gibi uluslararası kurumlar tesis etmişlerdir. Ancak bu oluşumlar kaçınılmaz olarak kutuplaşmayı da beraberinde getirmiş, başlı başına birer tehdit unsuru haline gelmişlerdir. Üstelik bu birlikler adalet ve eşitlik gibi temel ilkelere aykırı hareket şekilleri benimsemiş, nihayetinde en güçlü olanların tahakkümüne dönüşmüştür. Türk Dünyası Asya, Avrasya ve Avrupa'ya yayılan demografik varlığı ve 250 Milyonu aşan nüfusu ile bu güç dengesinin arasında sıkışmış durumdadır.

Bugün Azerbaycan, Kazakistan, Kırgızistan, Kuzey Kıbrıs Türk Cumhuriyeti, Özbekistan, Türkiye, Türkmenistan sahip oldukları bağımsızlığın verdiği ilhamla, nüfus, ekonomi ve siyasi güçlerini birleştirir bir Türk Birliği tesis edebilirlerse o zaman inisiyatif sahibi olur, bu inisiyatif ile dengeleyici bir güç unsuru haline gelir ve hem yaşadıkları coğrafyada hem de Dünya çapında barışın tesis edilebilmesini sağlayan bir güç meydana getirir. 

Bugün üzerimize düşen; 7 Türk Devleti arasında dil, kültür ve aidiyet bağını güçlendirmek, bu uğurda fevkalade gayretle çalışmak, istikbalde ki Türk Birliği için gönülleri ve akılları fethetmektir. Birliğimizi ayrıştırmaya kast etmiş tüm mefhumları reddediyoruz. Din ve mezhep ayrımcılığı, coğrafi milliyetçilik, sağcılık-solculuk, siyasal kutuplaşma ve dahi Türk'ü Türk'ten ayrı zikretmeye tevessül edecek her türlü eylem, söylem ve niyet bizim için yok hükmündedir.

Türk Devletler Birliği, Türk Milletinin boynunun borcudur. Bu mefkûre bize hem vasiyet, hem nasihat hem de mirastır.

İlkelerimiz

1. Temel Hedefimiz 7 Bağımsız Türk Devletinin kültürel, ekonomik ve siyasal birliğini tesis edecek bir Devletler Birliği kurulabilmesini sağlamak, bu birliğin gerekliliğini ve gerçekleştirilebilirliğini ortaya koymaktır.

2. Teşebbüsümüz tümüyle bir gönüllülük hareketidir. Vakfımızın bünyesinde bulunan iletişim merkezi / iktisadi işletmemizin satış ve hizmetlerinden elde edilen kaynaklarla davamızı sürdürmekteyiz.

3. Türk'ü Türk'ten ayrı zikretmeye tevessül edecek her türlü eylem, söylem ve niyet bizim için yok hükmündedir. Din ve mezhep ayrımcılığı, siyasal Kutuplaşma, Sağ-Sol gibi kavramları tümüyle reddediyoruz.

4. Hiçbir Siyasi Parti, Cemaat ve oluşumla ile bağımız yoktur ve olmayacaktır. Bununla birlikte ortak paydada buluştuğumuz her görüşe ve her görüşten gönüllüye açığız, eşit yakınlıktayız.

5. Faaliyet Yöntemlerimiz siyaset merkezli değildir. Esas unsur Türk Birliğini önce gönüllerde kurmak, ardından zihinlerde yeşertmektir. Ancak toplum nezdinde yükselen bilinç elbette siyasete yön verecektir.

6. Türklük bilinci milli ve manevi değerlere, milli kahramanlarına şehit ve gazilerine sahip çıkmak ile olur. Her bir gönüllü, bu ülkünün gerçek sahibidir.

7. Türk Milletinin inanç, örf ve ahlaki değerleri dokunulmazdır. Bu değerlere kast edecek eylem ve söylemler hiçbir suretle kabul edilemez.